İHTİYAÇ FAZLASI YADA İHTİYACA YETMEYEN TÜKETİME KARŞI DENGELİ VE YETERLİ TÜKETİM

İHTİYAÇ FAZLASI YADA İHTİYACA YETMEYEN TÜKETİME KARŞI DENGELİ VE YETERLİ TÜKETİM

Sanayi devrimine kadar geçen sürede çooook küçük bir azınlığa nasip olan ve çok yavaş artan ihtiyaç fazlası tüketim, sanayi devrimi ile hızlı bir artış göstermiş. teknolojinin, sömürgeciliğin, üretimin vb gelişmesi, kolaylaşması ve meşruiyet kazanması ile geometrik bir artış göstermiştir.

Günümüzde ise dünyanın bir çok bölgesinde insanoğlunun hırslarını ve zayıflıklarını fırsata çeviren siyasal ve ekonomik güçlerin yönlendirmeleri ile ihtiyaç fazlası üretim ve tüketim coşturuluyor ve kutsallaştırılıyor.

Siyasal ve ekonomik güçlerin yönlendirmeleri  bir süre sonrada toplumsal baskılar nedeniyle birçok insan temel tüketim ihtiyaçları olan beslenme, barınma ve korunma ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra ağırlıklı olarak aynı  ihtiyaç kalemleri içinde diğer insanlardan ayrışmak için lüks (ihtiyaç fazlası tüketim) arayışına giriyor.

Bir taraftan ihtiyaç fazlası tüketim görece yoğun bir nüfus için çeşitlenerek artarken, görece başka bir yoğun nüfus ihtiyaca yetmeyen tüketim ile mücadele ediyor.

Sanayi devrimi ile beraber Dengeli ve ihtiyaca yönelik tüketim haricinde oluşturduğumuz İhtiyaç Fazlası yada İhtiyaca Yetmeyen Tüketim biçiminin doğa için yıkıcı etkileri 3 yüzyıl içinde kendini göstermeye başladı.

Sanayi devriminin yıkıcı etkilerinin hissedilmediği ilk dönemlerde toprak, ormanlar, su , hava azar azar zehirlerken, doğa buna karşı mücadele ediyor ve bir miktar kendini savunabiliyordu. Ancak günümüzde  katlanarak artmış olan  çılgın tüketim biçimi hem doğayı hem insanoğlunu önüne geçilmesi zor bir hızda ve güçte zehirliyor.

Sistemlerinin devamı için bu tüketimi sürekli körüklemek zorunda olan  siyasal ve ekonomik güçler öyle bir hızla üretim kapasitelerini arttırdılar ki doğanın yüzyıllara yayılan değişim hızını on yıllarda geri dönüşü çok zor bir şekilde alt üst ettiler.

Örnek olarak;
Dünyanın en büyük yağmur ormanları olan ve dünyadaki su kaynaklarının %20 sini oluşturan Amazon ormanlarının yaklaşık %20 si sanayileşme ile birlikte yok edildi.

Dünyadaki kara parçalarının yaklaşık %32 si ormanlık alan. Sanayi, madencilik,  tarım alanları açılması, hayvancılık vb gibi nedenlerle 2002 -2015 yılları arasında  dünyadaki ormanlık alanların %0,5’i tahrip edildi. Bu oran küçükmüş gibi gözükse de dünya, son 30 yılda Türkiye’deki ormanlık alanların toplamının 8 katını kaybetti.

Dünyanın %71’i sudan oluşuyor ancak bu suların %97 si tuzlu su. İçilebilir haldeki suların ise yaklaşık %30’u yeraltı ve yer üstü suyu. Bu nedenle dünyada yaşayan insanların yaklaşık %15’i su kıtlığı yaşarken, yaklaşık %30’u su stresi yaşıyor. ( Türkiye ‘de su stresi yaşayan ülkeler arasında yerini alıyor).
Sanayileşme, nüfusun kontrolsüz artışı, ormansızlaşma, atıklar vb gibi nedenlerle temiz suya erişim önümüzdeki yıllarda bir çok bölgenin ve halkın yaşam savaşı vermesine neden olacak.

Küresel yıllık yüzey sıcaklığı ise sanayileşmenin etkilerini göstermediği 1880-1900 yılları arası ölçümlere göre günümüzde 1 derece artmış durumda.

Benzer etki deniz suyu sıcaklıklarında da kendini gösteriyor. Okyanuslar için değişimler çok küçük olsa bile denizlerdeki sıcaklık değişimi oldukça belirgin. Türkiye’nin denizlerinde 1970 yılından günümüze deniz suyu sıcaklık artışı 1 dereceye yaklaşmıs durumda.
Deniz suyu sıcaklarının artması deniz yaşamını olumsuz etkilediği gibi buharlaşmanın artması, akıntıların dengesizleşmesi gibi nedenlerle kara yaşamınıda olumsuz etkiliyor.


Bu tüketim sisteminin ne doğaya nede insanlara fayda sağlamadığı günümüzde neredeyse herkes tarafından kabul edilmişken oluşturulan bu sisteminin çarklarını durdurmak bir yana yavaşlatmak bile siyasal ve ekonomik güçler için    kendi idam fermanını imzalamak gibi. Doğanın tahribatından  en çok nemalanan ve muhtemelen en az zararı görecek olanlar ekonomik gücü elinde bulunduranlar olduğu için  insanlığın yapabileceği en mantıklı şey tüketimi sınırlandırmak ve sonrasında siyasal güçlerden üretimi sınırlandıracak  ve doğayı koruyacak politikalar talepler etmek olacaktır.

Yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir