Disiplini, sistemin bizim için uygun gördüğü hedeflere varmamız için tasarladığı davranış ve düşünce kurallarına uyumumuzdaki kararlılık ve sürdürülebilirlik olarak tarif edebiliriz.
Özdisiplini, kişinin kendi hedeflerine ulaşabilmek için gösterdiği odaklanma, davranış kontrolü ve psikolojik tutumundaki kararlılık ve sürdürülebilirlik olarak tarif edebiliriz.
Özgüveni ise kişinin kendi değeri ve yetenekleri hakkında kendisini değerlendirdiği, objektifliği ve devamlılığı olmayan bir değerlendirme olarak tarif edebiliriz.
Özellikle kendi hedefleri doğrultusunda ilerleyen insanlar için özdisiplin ve özgüven arasındaki ilişki çoğu durumda “başarı ve başarısızlığın” nedeni oluyor.
Disipline olmak toplu yaşamın ve düzenin devamı için gerekliliktir.
Şehirde yaşayan insanın ekonomik, sosyal, kültürel, ahlâkî tercihlerinde hedefleri, şartları, zamanı, yöntemleri o konu ile ilgili otorite tarafından belirlenir ve insanların buna uyması beklenir. Bu disiplini zorunlu kılar. Bu nedenle şehir yaşamında disipline olmak neredeyse zorunluluktur diyebiliriz.
Bunun yanında sistemin bize hazırlamış olduğu yolda ilerlemek en risksiz yöntem olduğu için, sistemin ön gördüğü disiplini bir çok insan farkında olmadan kabul eder.
Davranışlarımızın disiplinden çıkıp özdisipline dönüşebilmesi için kendi hedeflerimize, kendi yöntemlerimizle ulaşma kararını verebilmemiz gerekiyor.
Tabiki disipline ayak uydurmakta bir özdisiplin gerektiriyor ancak insanların büyük bir kısmı kendi hedefleri ve tercihleri doğrultusunda değil sistemin ona sunduğu hedefler ve tercihler doğrultusunda ilerlediği için özdisiplinli değil disiplinli oluyor.
Şehir yaşamında etkisini hissettiren disipline olma durumu, özdisiplinin etkisini ve özgüven ile özdisiplin arasındaki bağlantıyı zayıflatıyor.
Kırsalda yaşayan insan içinde disipline olma durumu kaçınılmazdır ancak doğanın döngüsü, şartları ve imkanları içinde hareket edilmesi gerektiği için bireysel tercihleri uygulayabilmek daha kolaydır. Buda özdisiplini şehir yaşamına göre daha önemli ve kullanılabilir kılar.
Ancak bazı insanlar disipline olma durumunun sağladığı avantajları tamamen terk etmese bile arada sırada da olsa disipline olma durumundan dönem dönem kaçmak ister.
Yaşamının belirli dönemlerinde yada tamamında davranış ve düşünce olarak toplumdan ve sisteminin hazırlamış olduğu yoldan farklı yol izleyen azınlıklarda disiplin artık önemini büyük oranda kaybeder ve sürdürülebilirlik Özdisiplin sayesinde olur.
Ancak hayatının belirli dönemlerinde farklı yolları tercih eden insanlarda özdisiplini sürdürülebilir hale getirmek oldukça zordur. Hele ki bu dönemler kısa süreli yada uzun aralıklı ise iş dahada zorlaşır. İşte tam bu dönemlerde özdisiplin ve özgüven arasındaki ilişki kendini daha net belli eder.
Şöyle ki; Genel olarak özdisiplin ve özgüven arasındaki ilişkiyi,
Özdisiplin arttıkça özgüven artıyor,
Özgüven arttıkça özdisiplin azalıyor.
şeklinde tanımlayabiliriz.
Özdisiplin insanın kendini disipline etme hali olduğu için sürekli bir iç mücadele gerektiriyor. Eğer insan özdisipline ihtiyaç duymaz ise hemen kolay yolu tercih edip konfor alanına geri dönebiliyor.
Ancak aynı durum özgüven için geçerli değil. Aksine Özdisiplin azaldığı dönemlerde özgüven patlamaları yaşanabiliyor. Toplum kurallarının dışına çıkıp farklı yollar, farklı deneyim ve hazlar yaşamak isteyen insanlar için en tehlikeli dönemler ise bu dönemlerdir.
Toplumsal düzenin akışı dışında hareket ettiğiniz dönemlerde karşılaşacağınız problemlerin, yapacağınız hataların, vereceğiniz kararların sonuçlarını tek başına üstlenmek zorunda kalırsınız ve sonuçları herzaman daha ağır olur. Eğer ki bu sonuçları üstleneceğiniz dönem özdisiplininizin azalıp özgüveninizin patlama yaptığı dönem ise bu sonuçların altında ezilmeniz işten bile değildir.