HAUTE ROUTE (FRANSA ALPLERİNDEN İSVİÇRE ALPLERİNE)

Haute Route Ağustos 2017

Dünya’da bulunun güzel yürüyüş rotalarını yürüme istediğimizin yurtdışındaki en ulaşılabilir olanını gerçekleştirmek için 2017 yılının ağustos ayında Fransa’ya gittik.  Her işi bir arada yapma alışkanlığından dolayı önce Paris’i gezdik 🙂

Paris’ten otobüs ile Lyon’a ve tekrar otobüs ile Chamonix’e geçtik.

Haute Route Mont Blanc dağının eteklerinde yer alan Chamonix kasabasından başlıyor ve ünlü Matterhorn dağının bulunduğu Zermatt kasabasında sona eriyor.

Chamonix’te kamp alanında bir gece kaldık. Sabah yağmurla uyandık, Alp dağları için bu normal bir durum, aynı bizim karadeniz gibi 🙂  Yürüyüşümüze başlamadan önce ocak için kartuş ve rehber kitap için bir mağazaya girdik. Kartuşu aldık, rehber kitabı bulamadık,  bizde her türk genci gibi kitabın önemsiz olduğuna karar verip başka mağazaya bakmadan yola koyulduk.  Siz siz olun böyle bir eşeklik yapmayın J

İlk 3 gün boyunca sürekli yağmur ve sisin içinde yürüdük. Genel itibarı ile tüm yürüyüşümüzde sabahları yağmur yoksa çiğ ve sis hep yanımızdaydı 🙂

1.Gün; Chomonix-Argentiere

Birinci gün akşama doğru sis içinde bir çoban ile karşılaştık. Burada zemin taşlık olduğu için çadır kurulacak yer bulmak oldukça zor. Çobana çadır kurulacak yer sorduk. Benim İngilizcem kötü, onun İngilizcesi de benimki kadar kötü olunca yarısını anladığım yarısını uydurduğum bir tarif ile şapel bulma ümidi içinde yola koyulduk. Yağmur altında şapeli bulduk J İçeride hayvan bakıldığı için kokudan girme şansımız yok. Ama bir iki çadır sığabilecek bir düzlük var. Çadırı kurup yemek işine giriştik. Önce bir yürüyüşçü, sonrada bir çift geldi. Önce gelen en güzel yeri kaparJ Sona kalan çift çadırlarına düzlük bulamadığı için şapelin içinde kötü kokular eşliğinde geceyi geçirdiler.

2.Gün; Argentiere- Col de Balme- Champex

İkinci gün artık tüm malzemelerimiz ıslandığı için her şeyimiz 1,5 kat daha ağırdı, hatta botlarımız bile:( Sabah yağmur ile başlayan yürüyüşümüz sis içinde alışık olmadığımız bir eğim ve çarşak ile karışınca bizi daha yürüyüşün ilk günlerinde biraz zorladı. Akşama kadar bir türlü açmayan güneş ve sis ile pek manzara göremeden Trient ve Champex arasında taş düşmesinden korunabileceğimiz bir yerde çadır attık. Gece boyu taş düşme ( taş heyelanı sesi desek daha doğru olur ) sesi ile bir uyuduk, bir uyandık.

3.Gün; Champex- Le Chable

Dinlenme günü olarak belirlediğimiz en hafif yürüyüşümüzü yapacağımız 3. Günde, 2 saatlik yolu rehber kitap yokluğundan yanlış patikaya girerek 1000 mt çıkıp, 1000 mt. İnip  10 saatte yürüyünce rehber kitabın önemini bir kere daha anlamış olduk. Akşam saatlerinde Le Chable kasabasına ulaştık ve kamp alanında konakladık. Burada güzel bir duş aldık.

4:Gün ; Le Chable – Verbier (Mont fort)

Dördüncü günün sabahında biraz güneş görünce ıslak olan tüm eşyalarımızı kurutmaya karar verdik. Biraz fazla yayıldık ve ortalık çingene pazarına döndü. Ancak kamp alanında ( tek çadır bizdik, aslında burası sezonluk hobi evleri kiralanan bir yer ) kalan diğer misafirler eşyalarımızı kurutma çabamıza anlayış gösterdiler.

Öğleye doğru başladığımız yürüyüşümüz güzel bir kasaba ve vadi manzarası ile akşama doğru kayak merkezi olan Verbier bitti. Burada kamp alanı yok, oteller ise çok pahalı.  İstediğiniz yere çadır kurmak ise yasak. Karavanda konaklayan Avrupalı bisikletçi gençlerin yoğun olarak geldiği bu bölgede onlardan ilk dersimizi aldık. “Çadırı geç kur, erken kaldır, yakalanma !!!“

.5:Gün ; Verbier –Col Termin-Col de Louvie

Beşinci gün erkenden kalkıp kimseye yakalanmadan çadırımızı topladık. Verbier , Col Temin, Louvire arasındaki yürüyüşümüzde bize patikalarda bisiklet süren gençler ve yamaç paraşütçüleri eşlik etti.  Louvie yakınlarında yüksek alpin göllerinin bulunduğu bölgede çadır kurduk.

6.Gün; Louvei- Prafleuri

Sabah kalktık, artık rutinimiz olan 1000 metre irtifa alma yürüyüşümüze başladık 🙂 Yaklaşık 1000 metre irtifa aldıktan sonra muhteşem buzul gölleri ile karşılaştık. Bu bölgenin manzarası gerçekten anlatıldığı kadar varmış. Sema burada ilk defa havanın güneşli olmasını fırsat bilip şort giydi ve yürüdü. Akşamına birinci derece yanık 🙂

7.Gün; Prafleuri- Arolla

Rotanın en zorlu yeri olarak geçen Louvie ile Arolla arası aynı zamanda en güzel manzaralara sahip yer. Bu rota üzerinde tek başına yürüyüş yapan bir Avusturalyalı bayan arkadaştan kitabını rica ettik ve kitabın bizi ilgilendiren bölümlerinin fotoğrafını çektik. Artık yürüyüşümüz daha kolaydı. Bu rota üzerinde bazı noktalarda geçiş için merdiven, dar yerlerde ise emniyet için zincirler var.

8.Gün ; Arolla-La Sage- Moiry

Arolla’da kamp alanında kaldık. Burada kendimize bir ziyafet çekip şarap içtik J Akşam kamp alanında bir gün dinlenelim diye karar verdik ancak sabah saat 10’da  canıtezler olarak yine yola koyulduk ve  Arolla ile La Sage arasını yürümeye karar verdik. Burası hem kolay hem de kısa bir parkurdu. Ancak gene kitaba bakmamanın cezasını ayaklarımız çekti. La Sage yerine La Sage Villa tabelasını takip ettiğimiz için yine yanlış bir rotaya girdik. Geri dönmemek için alternatif bir rota oluşturup 2 günlük yolu birleştirdik ve karanlık çökünceye kadar yürüdük. Moiry yakınlarında muhteşem bir baraj manzarasına sahip olan bir çiftlikten izin alarak kampımızı kurduk.

9.Gün; Moiry- Zinal-Gruben

Hayvancılıkla uğraşan çiftlik sahipleri saat 06:30 gibi hayvanlarını salacağını söylediği için bizde erkenden çadırımızı toplayıp yola koyulduk. Baraja indiğimizde gece yürüyüşten dönmüş olan bir grup ile karşılaştık, bizde baraj ile Zinal arasını yürümemek için onlara dahil olup otobüs ile 40 dakikalık bir yolculuk yaparak Zinal’e ulaştık.

Zinal’den yürüyüşe başladık, 5 saatlik yürüyüş sonunda 1200 metre yükselip manzaralı, dere kenarı ve düz bir alan bulduk. Sema’ya “buraya kamp atalım” dedim, Sema ise gaza gelmişti “bunun yarını var, aşağılarda güzel yerler buluruz” dedi. Ama tabiki bulamadık!!! Yol boyunca bir tek çadır atabileceğimiz düzlük yada taş düşme riski olmayan bir alan bulamadık. 3 saatlik dik bir inişin ardından sonunda Gruben kasabasına indik. Yolda yürüyüşe çıkmış olan yaşlı bir çifte kalabileceğimiz bir yer sorduk, onlarda kendi arazileri içinde bize yer gösterdiler. Yanından buzul suları akan geniş bir dere kenarına çadırımızı kurduk.

10.Gün; Gruben- St.Niklaus-Randa

Gruben’den sabah erkenden yola koyulduk, genelde vadiler geç saatte güneş aldığı ve gece çiğ yağdığı için her zamanki çadırı ıslak toplayıp yola koyulduk. Öğlene doğru güneş alan bir dere kenarında hem biraz mola verdik hemde çadırımızı ve nemli kıyafetlerimizi kuruttuk. Güzel bir manzara eşliğinde dik bir iniş başladı. 1800 metrelere indiğimizde bizi harika bir vadi manzarası ve teleferik istasyonu karşıladı. Teleferik oldukça yoğundu bizde pek anlam veremedik ve inişimize devam ettik. Ancak bir süre sonra farkına vardık ki bu iniş gerçekten çok dik ve taşlı. Bu nedenle parmak uçlarımız ve diz kapaklarımız oldukça zorlandı. İnerken gene kamp atılabilecek bir yer bulamadık ve kasabaya kadar indik.

St Niklaus’ta kamp alanı yoktu, uygun fiyatlı oteller doluydu, boş olanlar ise bize pahalı geldiği için ne yapacağımızı düşünmeye başladık. Ya tekrar yükselip dağa doğru çıkacak ve uygun bir kamp yeri bulacaktık yada bir sonraki kasabaya tren ile gidip kamp alanında konaklayacaktık. Bu arada saat 19:00 oldu, yağmur yağmaya başladı bizde tren ile bir sonraki kasabaya gidip oradaki kamp alanında kalmaya karar verdik. Randa’daki kamp alanına ulaştığımızda orada bir sürpriz ile karşılaştık. Bitkin bir halde çadır yeri ararken “Uğur” diye bir ses. İsmet ve Ömer abi ( daha önce tanışmadığımız iki arkadaş daha vardı ) bize el sallıyordu. Hemen masalarına kurulduk. Türk misafirperverliği ile bize yemek hazırlayıp bira açtılar, çadırımızı kurdular. Neşemiz yerine gelmişti 🙂

11.Gün; Randa- Zermatt

Ertesi gün kamp alanında biraz dinlenip Randa’dan Zermatt’a güzel bir yürüyüş ile ulaşıp orada da bir kamp alanına yerleştik.

12.Gün; Zermatt-Matterhorn

Zermattan Matterhorn’a ulaşmak için bir teleferik yolculuğu yapıp hafif-orta zorlukta bir yürüyüş ile Matterhorn dağevinin olduğu yere ulaşmamız gerekiyordu. Teleferik fiyatları biraz pahalı olduğu için teleferiğin bir istasyonunu yürüyüp diğer istasyondan daha uygun fiyata bindik. İsviçre de olmak bana cimrilikte seviye atlattıJ Burada da eşsiz manzaralar eşliğinde güzel bir yürüyüş yapıp Hörnlihütte ulaştık. Bu güzel manzara ile kahve pasta keyfi yapıp yürüyüşümüzün son noktasında olmanın keyfini çıkarttık.

*** Dünyanın en güzel yürüyüş parkurlarından biri olan bu uzun ama muhteşem doğaya sahip rota Fransa’nın Chamonix kasabasından başlayıp İsviçre’nin Zermatt kasabasında sona eriyor.

*** Toplam 200 km’ye yaklaşan rota ortalama bir yürüyüş ile 14 gün sürüyor.

*** Yürüyüş sırasında neredeyse her gün 2000 metreler civarından 3000 metreler civarına çıkıp tekrar 2000 metrelere iniliyor. Bu şekilde devam eden yürüyüşün sonunda yaklaşık 15.000 metre tırmanmış oluyorsunuz.

*** Normalde sezon Nisan sonu, eylül sonu düşünebilir. Ancak Ağustos ayı bizim için en uygunuydu. Yaz başı yüksek rakımlarda kar-buz kalkmıyor, eylül ayı ise hava değişkenliği nedeniyle bizim için uygun değildi.

*** Rota üzerinde bazı yerlerde dağ evleri var. Önceden rezervasyon yapmak gerekiyor çünkü yürüyüşçülerin büyük kısmı dağ evlerinde konaklıyor ve doluluk oluyor.

*** Yürüyüş öncesi rehber kitap edinmek çok önemli. Alplerde binlerce rota ve patika mevcut. Buraları Likya yolunu yürür gibi yürüme şansınız yok.

*** Patikalar, işaretler ve tabelalar çok net ancak çok fazla patika olduğu için yanlış patikaya girme ihtimaliniz var.

*** Yükseklik ve Alplerin kendi coğrafi yapısı nedeniyle hava değişimlerine hazır olmalısınız.

*** Özellikle bazı bölgelerde ( ki sayısı hiç az değil ) taş düşme riski çok fazla. Bazı noktalarda uyarı levhaları var.

*** Taşlık, eğimli ve taş düşme gibi riski olan bu coğrafyada her yere çadır kuramıyorsunuz ne yazık ki. Dağ başında 2 saatten fazla süre yürüyüp çadır kurabileceğimiz uygun bir yer bulamadığımız oldu.

*** Avrupa’da genel olarak yerleşime yakın yerlerde çadır kurmak için köyde yaşayanlardan izin almak gerekiyor.

*** Eğer çok zorda kalırsanız (Verbier diye bir kayak merkezinde başımıza geldi ) dikkat çekmeyecek bir yerde geç saatlerde çadır kurup, erken saatlerde toplanılabilir. Çünkü normalde bu tarz çadır kurmanın 10.000 euro cezası varmış. Tabii yakalanırsan 🙂

*** Rota boyunca su ile ilgili sorun olmuyor ancak her zaman 2-3 günlük yiyeceğinizin yanınızda olması gerekiyor.

*** Biz kendimiz enerji barları yaptık, hem zahmetsiz, hem hafif olması nedeniyle çok işimizi gördü.

*** Yerleşim yerlerinden patikalara girmek biraz zahmetli. Burada rehber kitap çok işinize yarayacak.

*** Dik iniş ve dik çıkışın sürekli olduğu, kayalık ve çarşaklı uzun soluklu bu rota genel olarak zor diyebiliriz.

*** Bu zorlu rotada gördüğünüz buzullar, dereler, yüksek alpin gölleri, şelaleler, vadilerle tüm yorgunluğunuza değecektir.

Yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir